Bugün 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü… Örgütlü emekçi kadınlar başta olmak üzere tüm dünya kadınları bu günü kutluyor, 150 yıllık mücadele geleneklerini tazeliyorlar; dünyanın her yerinde alanları doldurup sorunlarını anlatıyor, taleplerini haykırıyorlar.
Peki 8 Martın tarihsel arka planı nedir? Bunu acılı ve bir o kadar da şanlı geleneği, hiç unutmamalı ve unutturmamalıyız. Bundan tam 152 yıl önce, yani 8 Mart 1857’de Amerika’nın New York kentinde dayanılmaz çalışma koşullarının düzeltilmesi için çoğu kadın 40.000 tekstil işçisi greve başladı. Bir tekstil fabrikasında direnen işçilerden çoğu kadın tam 129 işçi, içerde çıkan yangında diri diri kavrularak can verdi. Çünkü polis fabrika çıkış kapılarını kilitlemiş ve ayrıca dışarıya çıkışı kurduğu barikatlarla engellemişti. İşçilerin acısı ve öfkesi sınırsızdı; cenaze törenine yüz binin üzerinde işçi katıldı.
EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ
26 – 27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka’nın Kopenhag kentinde Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı) Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin’in önerisiyle -8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına- 8 Mart’ın “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” olarak her yıl kutlanması oybirliğiyle kabul edildi.
1975 yılını ‘Dünya Kadınlar Yılı’ ilan eden Birleşmiş Milletler Örgütü, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart’ı ‘Dünya Kadınlar Günü’ olarak kutlanmasını kararlaştırdı.
2009 yılının 8 Mart’ında da ülkemiz ve dünya kadınları en kahredici sorunlarla karşı karşıyadırlar :
Örneğin;
- Dünyada en yaygın, ancak cezası en az olan suç; kadınlara yönelen şiddet suçudur.
- Her üç kadından biri cinsel şiddete veya tecavüze uğramaktadır.
- Fuhşa zorlanan veya fuhuş yaptırılmak üzere satılan kadınların sayısı yılda 700.000 ila 4.000.000 arasındadır. Cinsel kölelik düzeninden elde edilen kazançlar yılda tahminen on iki milyar dolardır.
- Erkek şiddetinin sonucu hayatını kaybeden veya sakatlanan on beş ile kırk beş yaş arası kadınların sayısı; kanser, sıtma, trafik kazaları ve savaşlarda ölen ya da sakat kalan kadınlardan daha çoktur.
- En az üç kadından biri dövülmüş, cinsel ilişkiye zorlanmış ya da tecavüze uğramıştır. Genellikle, suistimal eden kişi aileden bir üye ya da kadının tanıdığı bir kimsedir. Ev içi şiddet, bölge, kültür, etnik köken, eğitim, sınıf ve din ne olursa olsun kadınlara karşı en yaygın suistimal şeklidir.
- Dinsel, kültürel vb. nedenlerle yılda iki milyondan fazla ( 15 saniyede bir) kız çocuğunun genital organlarına hasar verilmektedir (kadın sünneti).
- Sistematik tecavüz yeryüzündeki birçok çatışmalarda bir terör silahı olarak kullanılmaktadır. Ruanda soykırımı (1994) esnasında 250.000 ila 500.000 kadının tecavüze uğradığı tahmin edilmektedir.
Savaşın asıl acısını,ve yıkımını yaşayan nasıl ki kadınlaradır; dünya ölçeğinde yaşamaya henüz başladığımız krizin asıl yükünü de kadınlar çekmektedirler.
- Eşit işe (kadınlar aleyhine) ücrette eşitsizlik devam ediyor.
- Kriz ortamında en önce onlar işten atılıyor. Maaşta ikinci, işten atılmaya gelince birinci sıradalar.
- Krizin yaygınlaştırdığı yoksulluk ve sefaletin, derinleştirdiği işsizliğin ilik ve en ağır darbesi kadınlara yönelmiştir.
Direnmek gerekiyor;
Şunu iyi bilmeliyiz ki, tüm insanlığın bir yarısını oluşturan, öteki yarısının da doğurup büyüten ve yetiştiren “… kadınların katılmadığı hiçbir sosyal mücadele başarıya ulaşamaz.”
- Kadınlar, özellikle emekçi kadınlar örgütlenip savaşa katılmadıkta insanlık özgürleşemez.
- Kadınlar, özellikle emekçi kadınlar örgütlenip savaşa katılmadıkta eşitlik gerçekleşmeyecektir.
- Kadınlar, özellikle emekçi kadınlar örgütlenip savaşa katılmadıkta insanı açlık ve sefalet içinde çürüten, krizler içinde süründüren kapitalizmi yıkıp emeği özgürleştiremeyeceğiz
- Yani kadınlar, özellikle emekçi kadınlar örgütlenip savaşa katılmadıkta eşitlik olmayacak, özgürlük olmayacak, gerçek aşk, çıkarsız sevgi olmayacak, barış olmayacak.
- Kısacası kadınlarımız olmadan eşitlik, özgürlük, barış ve insanca bir yaşam olmayacaktır. Kadınlarımız kitlesel olarak katılmadıkça devrim olmayacak; emeğin, barışın, eşitliğin ve özgürlüğün dünyasını kurmak, uzak ve güzel bir düş olarak kalacaktır.
Biz kadın-erkek, genç-yaşlı, işçi-aydın … tüm devrimciler, bütün sosyalistler, tüm gücümüzle kadınlarımızın eşitlik, özgürlük için mücadelelerinde yanlarında olacağız
Yusuf Erdem