Altmış Yaş Şiiri


 

Ankara’da her nisan kırkikindi yağmurlarıgüneşin ta içinden yağardı;

Güneşin ta içinden geçip benim yüreğime yağardı

Ve bozkkırın o canım parlak güneşi

her sabah içime doğardı.

Tarihte yıldızların parladığı zamanlardı

ve 1968 devrim fırtınası esmekteydi her kıtada

Ve ben on sekizinde

kanı deli deli akan acar bir delikanlı ki

Kökleri ta derinlerinde tarihin ve Anadolu toprağının

Ayakları yerde, başı yıldızlarda

Gözleri gelegeğin güneşli günlerinde

Geleceğin eşitlik ve kardeşlik

Geleceğin bolluk ve özgürlük dünyasında…

Yiğit, adanmış, tepeden tırnağa coşkudan ibaret

Her uzvu umutla, inançla yoğrulmuş

Tarihin nabzı nabızlarında atmakta

Genç bir savaşçı ki

On binlerce genç savaşçıdan yalnızca biri…

 

Bu delikanlı şimdi tam altmış yaşında

bembeyaz olmuş saçları

Gözlerinde hüzün bulutları

Kireçlenmiş damarlarından

çok yavaş akıyor kanı

Ve yorgun yüreği tekliyor zaman zaman…

 

O günden bugüne

Ne çok hayatlar yaşadım

Ne çok ölümler öldüm

Fakat bilincimdeki soylu değerler

Tam kırk yıldır

Terketmedi beni hiçbir zaman…

 

Şimdi halkımı ve tüm halkları daha derinden

Daha bir bilinçle sevmekteyim;

Halkların türkülerine

 

her gün bira daha artıyor hayranlığım;Bugünlerde en çok Kardeş Türküler’i dinliyor,

kardeşliği, barışı savunuyor,

Ve yürek dolusu haykırıyorum inançla:

“Ne iyi ki hepimiz farklıyız, hepimiz eşit!”

 

Bu gün de “Başka bir dünya mümkün!”

“Bayram yeri gibi cıvıl cıvıl bir Anadolu mümkün!”

Zincirsiz ve kelepçesiz; mutlu ve umutlu;

Tok ve onurlu, barış içinde,

kardeşçe yaşamak mümkün!”

Diye inançla bağırıyorum meydanlarda.

 

Emeğin, barışın, kardeşliğin anayurdunu yaratmak

halkımın namuslu elleriyle

Kurabilmek yaşanaşı güneşli bir dünyayı el ele vererek,

Yani bir devrimle emeğin ve bolluğun,

Barışın ve kardeşliğin

Aşkın ve özgürlüğün,

Sanatın ve sevginin dünyasını

Hep birlikte savaşarak kurabilmek

Ve barışmak doğal yaşamla; kuşları, çiçeklerleri

denizi, ırmağı, ve yağmuruyla…

Bu düşü gerçeğe dönüştürmek için savaşma azmi

Kırılmadı, eksilmedi hiçbir zaman.

 

Beden yaşlanır elbet;

Ancak bilge halkımın dediği gibi,”Gönül Kocamaz.”

Bu inanç bir kor gibi içimi hep

yakıp kavurageldi tam kırk yıldır;

her yıl, her ay, her gün, her saat, her an.

Bundan böyle de bu yürek hep böyle atacak, inan.

 

 

Yusuf ERDEM – Maltepe, Kasım 2008