OKUR-YAZAR OLMAK
Nisa Leyla, genç bir şair arkadaş. Bir iletisinde kitap okumanın önemini vurguluyor ve herkese bol bol kitap okumalarını öğütlüyor ve yazısına Ray Bradbury’nin “Kİtapları yakmaktan daha kötü suçlar vardır bunlardan biri okumamaktır.” sözüyle başlıyordu. Çok önemsediğim bu konuya ilişkin iki kısa yorum da ben kaleme aldım. Başka dostlara da uluşması beklentisiyle bu yorumları ayrıca yayımlamak doğru olur diye düşündüm:
***
Okumuyorsa bir insanın okuma yazma biliyor, gözlerinin görüyor olması ne anlam taşır ki! Aristo: “Okuyanlarla okumayanlar sırasındaki fark, ölülerle diriler arasındaki fark kadardır.” diyor. Yaşanması bir dünya kurabilmek için bugünün dünyasını doğru anlamak, bunun için de bol bol okumak gerekiyor.
***
Bence yoğun okumalara kesinlikle yazma çabası da eşlik etmeli. Bir keresinde bir kuruluşta oluşturulan edebiyat atölyesinde görev üstlenmiştim. Çalışmalarımızın ilkini şu sözlerle başlatmaktaydım:
“Okumak, hiç kuşku yok ki bizi geliştirir, çoğaltır; iç dünyamızı zenginleştirir, derinleştirir; ufkumuzu ve yaratıcı düş gücümüzü genişletir. Ne var ki kalemi elimize aldığımızda -ancak o zaman- düşünmeye başlarız.”
Bence okumak; binbir çiçekten bal özü toplamak gibidir; yaratıcı yazmak ise kendi özgün balını üretmeye benzer. Ve kuşkusuz gerçek bir yazar, gerçek sanatçı, gerçek bir aydın dünyayı yalnızca doğru anlamaya çalışmakla, yorumlamakla yetinmez; aynı zamanda onu değiştirme mücadelesine de devrimci bir cüretkârlıkla katılır.”
Karacaoğlan bir koşmasında yüzyıllar ötesinden şöyle sesleniyor:
“Sana dört sözüm var sakın unutma
Bir öğren, bir öğret, bir oku, bir de yaz.”
Okuyan, yazan, düşünen, yaratıcı düşler kuran ve düşleri gerçeğe dönüştürmeye çalışan ve yaşanası bir dünya uğruna savaşan gençleri çok seviyorum.