VEDAT TÜRKALİ’Yİ UĞURLARKEN

Eylül 17th, 2016 Yusuf Erdem  TÜM YAYINLAR, YAZILARIM Yoruma Kapalı

VEDAT TÜRKALİ’Yİ UĞURLARKEN Gecikmiş bir uğurlama yazısı: İşçi sınıfı, en fedekâr, en yaratıcı, en inançlı ve en üretken oğullarından birini kaybetti. Komünist mücadele, son nefesine kadar komünist inanç ve coşkuyu kaybetmeyen asırlık bir çınarını kaybetti. Son ana kadar komünist bilincini, kavgasını ve üretkenliğini koruyan Vedat Türkali;  sonunda  “Elveda dünya ve Merhaba kâinat!” dedi. Büyük romancıydı, şairdi, unutulmaz senaryoları yazan önemli bir sinemacıydı ve bir asra yaklaşan tüm ömrü boyunca hep zalimlerin karşısında, mazlumların yanında cesurca savaşan bir enternasyonalist, örgütlü devrimci bir aydındı. Hapisle, sansürle, işsizlikle ve açlıkla direncini kırmaya çalıştılar, sökmedi Ve hiç kuşkusuz aldığı her nefeste, attığı her adımda, yazdığı her satırda kendini işçi…


Okur-Yazar Olmak

Eylül 16th, 2016 Yusuf Erdem  YAZILARIM Yoruma Kapalı

OKUR-YAZAR OLMAK Nisa Leyla, genç bir şair arkadaş. Bir iletisinde kitap okumanın önemini vurguluyor ve herkese bol bol kitap okumalarını  öğütlüyor ve yazısına  Ray Bradbury’nin  “Kİtapları yakmaktan daha kötü suçlar vardır bunlardan biri okumamaktır.”  sözüyle başlıyordu. Çok önemsediğim bu konuya ilişkin iki kısa yorum da ben kaleme aldım.  Başka dostlara da uluşması beklentisiyle bu yorumları ayrıca yayımlamak doğru olur diye düşündüm: *** Okumuyorsa bir insanın okuma yazma biliyor, gözlerinin görüyor olması ne anlam taşır ki! Aristo: “Okuyanlarla okumayanlar sırasındaki fark, ölülerle diriler arasındaki fark kadardır.” diyor. Yaşanması bir dünya kurabilmek için bugünün dünyasını doğru anlamak, bunun için de bol bol okumak gerekiyor. *** Bence yoğun…


Kıyamet Dedikleri

Haziran 24th, 2016 Yusuf Erdem  TÜM YAYINLAR, YAZILARIM Yoruma Kapalı

Dilbilimci Doğan Aksan hocam, bir kitabında anımsayabildiğim kadarıyla; “Hiçbir yazılı kaynağa başvurmadan bir toplumun yalnızca halk türkülerini inceleyerek o toplumun eksiksiz bir sosyal tarihini yazabilirsiniz.” demekteydi.  Bu seçkin bilim insanının bu sözleri, benim de çalışmalarım sırasında ulaştığım bu düşünceyi zihnimde daha bir netleştirip kesinleştirmişti. Elbette ki o araştırmayı yapan, tarihi yazan kişinin nerede durduğu, olgulara hangi sınıfın gözüyle baktığı ve hangi metodolojiyi kullandığı belirleyici önemdedir. Çünkü egemenlerin yazdığı/yazdırdığı resmi tarih bir kurmacadır; sömürüyü ve sınıflar arasındaki uçurumu gizlemeye çalışan, mücadelelerin sınıf özünü çarpıtan ideolojik bir silahtır. Daha ötesi egemen sınıfın kültürü, o toplumda egemen kültürdür. Ve egemen sınıf elinde tuttuğu devletin zor ve şiddet aygıtı ile en…


Gülten Akın’ı Yıldızlara Uğurlarken

Kasım 7th, 2015 Yusuf Erdem  TÜM YAYINLAR, YAZILARIM Yoruma Kapalı

TÜRKÜLERİMİZ GECEYE KARIŞIP KAYBOLMASIN Yusuf Erdem Sevgili Gülten AKIN abla, ünlü “İLKYAZ “ şiirine şu dizelerle başlar: “ İLKYAZ Ah, kimselerin vakti yok Durup ince şeyleri anlamaya Kalın fırçalarını kullanarak geçiyorlar Evler çocuklar mezarlar çizerek dünyaya Yitenler olduğu görülüyor bir türküyü açtılar mı Bakıp kapatıyorlar Geceye giriyor türküler ve ince şeyler ………………………………” Yönetenlerin eski araç ve yöntemlerle (baskı, sömürü, zulüm; inkâr, şiddet, imha) yönetemediği; ezilenlerin bir yandan onuru, dili, kültürü, özgürlüğü; bir yandan inancını özgürce yaşayabilme arzusu ve hakkı; öte yandan emeği, ekmeği uğruna; barış, demokrasi, özgürlük uğruna direndiği; yani eskisi gibi yönetilmeyi reddettiği; haklar, özgürlükler ve temelde sınıflar mücadelesinin bir hayli sert geçtiği böylesi bir…


Dünya Emekçi Kadınlar Günü

Ekim 10th, 2015 Yusuf Erdem  TÜM YAYINLAR, YAZILARIM Yoruma Kapalı

Dünya Emekçi Kadınlar Günü Yusuf ERDEM Bu gün 8 Mart 2014 Cumartesi günü. Bugün  Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün 104. yıl dönümü. Tüm emekçi kadınların 8 Mart’ını en coşkulu birlik, mücadele ve dayanışma duygularımızla kutluyoruz. Elbette ki öncelikle ve özellikle ; * Kimliği, dili, kültürü, onuru için; tüm Ortadoğu halklarıyla eşitlik içinde özgürce ve kardeşçe yaşamak büyük bir cesaretle en önde savaşan, bu yolda 40 binden fazla oğlunu ve kızını kurban veren bu 8 Mart’ta da kent meydanlarını doldurarak oraları rengarenk yerel giysileriyle çiçek bahçesine çeviren ve inanılmaz devrimci coşkularıyla inleten Kürt kadınlarının 8 Mart Kadınlar Gününü, * Paris’te karanlık ve “nizami” bir devlet katliamı ile öldürülen devrimci Kürt…


2015 Yılbaşı Mesajı

Ocak 2nd, 2015 Yusuf Erdem  TÜM YAYINLAR, YAZILARIM Yoruma Kapalı

Yıl başlarında fizik ötesi güçlerden dilekte bulunmak, gerçekliğin toprağında filizlenmeyen içi boş hayaller ve beklentilerle avunmak biz devrimcilere göre değildir. Bizler sunu çok iyi biliriz ki; – bizim somut gerçekliğin toprağında yeşeren dileklerimizi, düşlerimizi, göğün fethine çıkmayı göze alan cesur hayallerimizi gerçeğe dönüştürmek; sadece ve sadece bize, bizim örgütlü ve kararlı mücadelemize bağlıdır. 2015 yılında gündüzleri insanın insanı sömüremediği, geceleri aç yatılmayan, güçlünün değil, haklının ve halkın egemen olduğu, tüm insanlarımızın “bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine” yaşayabildiği… bir ülke, bir Ortadoğu ve bir dünyanın gerçeklik kazanması… her şeyden önce bize, söylediğimiz gibi bizim örgütlülüğümüze, hedeflerimizin netliğine, bu devrimci düşüncelerin…


Sanat, Estetik, Politika Bütünlüğü

Aralık 2nd, 2014 Yusuf Erdem  TÜM YAYINLAR, YAZILARIM Yoruma Kapalı

İstanbul TÜYAP Kitap Fuarı Etkinliklerimizden biri: Değerli devrimci kültür ve sanat insanımız Sayın İsmail Hardal ile birlikte 14 KASIM 2014 CUMA günü   KINALIADA SALONU’ndaki panelde “Sanat-Estetik ve Politika Bütünlüğü” konusunu tartıştık. Toplumcu gerçekçi sanat kuramı üzerinde özellikle durduk. İzleyicilerin soruları ve katkılarıyla zenginleştirdikleri panel ilgiyle izlendi. Konuşmacılar:   Yusuf Erdem, İsmail Hardal ****** ( Sanata devrimci bakışımızı dile getirmek üzere yaptığım uzun konuşmadan bir soru-yanıtı ve bir bölümü paylaşmak istiyorum.) Bu karanlık, boğucu günlerde sanattan, estetikten söz etmek!… Bunun karşılığını Breht’ten esinlenerek bir soru-bir cevap biçiminde sunmak istiyorum: — Zor zamanlarda ve umutsuzluğu koyulaştıran karanlık günlerde de türküler söylemek gerekir mi? — Hem de nasıl? Asıl karanlık günlerde…


Mutluluk Üzerine

Kasım 28th, 2014 Yusuf Erdem  TÜM YAYINLAR, YAZILARIM Yoruma Kapalı

Beni aç bırak evsiz urbasız bırak Beni sensiz bırakma   -Metin Eloğlu – Birkaç yıldır senenin dört beş ayını Ören(Burhaniye)’de geçiriyoruz. Yıllardır yüz yüze görüşemediğimiz eski bir dostum, telefon edip beni görmek için Ören’e geldiğini söyledi. Çok sevindim elbette, heyecanlandım; çarçabuk beni çağırdığı çay bahçesine gittim. Sarıldık birbirimize, dile kolay yarım asırlık dostluk ve yıllarca süren yoldaşlık. Bir süre o çay bahçesinde, daha sonra bizim evin balkonunda uzun uzun söyleştik. Arkadaşlarımızdan söz ettik, öğrencilik günlerimizi, aktif devrimci mücadele dönemlerimizi andık; sağlık sorunlarımızdan söz ettik. Emeklilik günlerini nasıl geçirdiğini, neler yaptığını sordum. O da benim gibi Ege’nin bir kıyı kasabasına yerleşmiş, oraya yerleşen çok sayıda eski tanıdığı…


Talip Öztürk’ü Andık

Kasım 22nd, 2014 Yusuf Erdem  TÜM YAYINLAR, YAZILARIM Yoruma Kapalı

Tam 35 yıl önce faşist kurşunlara kurban verdiğimiz ve öfkeli, kararlı on binlerce işçinin, öğretmen arkadaşının, gencin omuzlarında yıldızlara uğurladığımız TALİP ÖZTÜRK’ü bugün ( 16 Kasım 2014 Pazar) saat 13.00’te mezarı başında andık. Saat 15.00’te de özellikle yeğeni sevgili Akın Öztürk’ün sözlü tarih çalışmaları ve derlediği belgelerden yararlanarak yoğun bir emekle hazırladığı belgeseli TÖB-DER Şube başkanlığını yaptığı, şimdi tiyatro olan salonda  izledik, Gencimiz, yaşlımız karmaşık duygular yaşadık, gözyaşı döktük ve Talip’in uğruna can verdiği Devrim davasını, bu yarım kalmış türküsünü tamamlamaya, zafere ulaştırmaya söz verdik. Talip’in arkadaşı olarak lütfedip bana da söz verdiler. Onun mezarı başında kısaca şunları söyledim: Talip Öztürk bizim yoksul evimizin aziz…


Berkin’in Ardından

Mart 11th, 2014 Yusuf Erdem  TÜM YAYINLAR, YAZILARIM Yoruma Kapalı

Ne zaman vakitsiz bir ölüm haberini alsam, ne zaman genç bir fidana kıyıldığını duysam, hep Yunus’un şu dörtlüğü dilimin ucuna gelir ve yüreğimi yakıp kavurur: “ Şu dünyada bir nesneye / Yanar içim göynür özüm / Yiğit iken ölenlere / Gök ekini biçmiş gibi.” Dörtlükte geçen “göynümek-göynükmek” sözcüğü;  Anadolu’da hâlâ kullanılan ve ‘dayanılmaz bir acının bir yumruk olup insanın  boğazına oturması, bağıra bağıra ağlamak isteyip de  bir türlü ağlayamamak’ anlamına geliyor. Genç bir insanın ölümünü, henüz başağa durmak üzere olan yeşil buğdayların biçilmesine benzetiyor Yunus! Oysa hastaneye kaldırılışının 269.  (11 Mart 2014) gününde kaybettiğimiz Berkin, henüz 13 yaşındayken henüz başağa bile durmamış taze, körpe bir…