“Dinleyin ey yarenler, aşk bir güneşe benzer. Aşkı olmayan gönül misali taşa benzer.” Yunus EMRE Aşka dair konuşmak, aşkı tanımlamaya çalışmak, saçmalamayı baştan göze almaktır bence. Ne var ki saçmalamaktan korkup sırf bu nedenle herhangi bir konu üzerinde konuşmamak, yazmamak ise; düşünmemek, üretmemek, anlamaya çalışmamak demektir. Bu ise saçmalamaktan daha büyük bir saçmalıktır. Bu yazıda -elbette kesin sonuçlara varmak gibi, bir saçma iddiada bulunmadan- aşk üzerinde düşünmek, konuşmak ve özgürce saçmalamak istiyorum. Nedir Aşk? Tutkulu bir sevgi mi? Yoksa milyarlarca insan arasından birini seçip onsuz edememek; onu kendisi için en vazgeçilmez, en önemli, en özel bir kişi haline dönüştürmek mi? Shelley, “ Aşk, kendini tamamen unutup,…
-Teori gridir dostlarım, Hayat ağacı ise daima yemyesil.- (Goethe) Ah ne yazık Söz yetmiyor yaşamı eksiksiz anlatmaya Şu yazdığım şiir de yüreğimin silik bir kopyasıdr olsa olsa. Düşünün bir, hanginiz evet hanginiz bir aşkı sığdırabilirsiniz sözcüklere Nasıl söze dökebilirsiniz İlk sevgiliyle ilk buluşmasına giden bir delikanlıyı, Onun kuş gibi çırpınan yüreğini? İlk kez el ele tutuştuklarında Tüm bedenlerini yalayıp geçen titreşimi Ya tepeden tırnağa çiçeğe durmuş bir erguvan ağacı, Salacak’ta Onun size sunduğu yaşama sevinci dile dökülebilir mi hiç?… Beşiğinde mışıl mışıl uyuyan bir bebek Ona bakan babanın gözleri, yüreği Hangi kelimelerle firesiz anlatılabilir? Veya bir nisan yağmuru sonrasındaki toprak kokusu Ve kır çiçeklerini takmış…
Geçmişten geleceğe ulu bir nehir gibi akıp gitmede zaman Bu akıp giden sonsuzdan sana ayrılan sadece kısacık bir an İşte bu yüzden her anı dolu dolu, onurlu ve güzel yaşa Çünkü ömür dediğin, bize bir kereliğine sunulmuş paha biçilmez bir armağan Yusuf ERDEM
– Biricik kızım Pınar’a – Telefonum çaldı sanırım. Alo, kimsiniz? Kızım mısın, canım mısın, Pınar mısın sen? Ne dersin bitanem; kocaman, yaşlı bir çınar olsam ben, Yücelerde kanat çırpmaktan yorulunca gelip de dallarıma konar mısın sen? Gün gelecek yalnız koyup bizi gideceksin elbet – ki o ayrılık günlerinde seni çok özleyeceğim, Seni çok arayacağım, hep seni anacağım ben!…- Ya sen bitanem, bazen özleyip de beni anar mısın sen? Ve bir gün “Elveda!” deyip bu dünyaya Sönen bir mum gibi mesela, Yahut kayan bir yıldız gibi çekip gidince ben; Yüreğine ateş düşüp de benim için Ağlar mısın, yanar mısın, kanar mısın sen? Yusuf ERDEM
Kızım, özüm, en görkemli filizimsin benim, en muhteşem eserimsin sen; Yaşamımın yıldız yağmurusun, benim için özellerin en özelisin sen. Yazdığım bütün kitaplar, bakıp büyüttüğüm tüm çiçekler şöyle dursun, Cehennem yüreğimden bir alev gibi fışkırıp dilimde bir gül gibi açan şiirlerimin en güzelisin sen. Yusuf ERDEM
Doğumunun ellinci yılını kutlarım karıcığım İkimiz de yarım asrı geride bıraktık Ve beraber yaşadık bunun tam yirmi sekiz yılını Acısıyla sevinciyle birlikte Kimi zaman alabildiğine sakin aktı hayat Ovada kıvrımlar çizerek akan bir nehir gibi derin ve sakin Kimi zaman azğın fırtınalar parçalamak istedi Yılları yara yara ilerleyen küçük ve asî teknemizi Ki yelkenleri yüreğimizdi,aklımızdı, inancımızdı Yelkenleri dolduran rüzğâr sevgimizdi, çoşkumuzdu, direncimizdi Düşmana inat karanlığı yara yara Getirdik birlikteliğimizi bugünlere. Bu akşam birer kadeh rakı içelim Sen, yoksul öğretmenin zengin gönüllü karısı… Aldırma , meze olmayıversin; fındık fıstık olmasa da olur Sen karşımda olduktan sonra Sen mezelerin, sen fıstıkların, sen kadınların en güzeli… Bugün bir…
Erkek sarıldı kadına: “Sen benim için çok özelsin.” dedi. “Yalnız bedeninle değil, aklınla da yüreğinle de güzelsin.” dedi. “ Yaşamımız ve yaşanası bir dünya kavgamız, öyle kaynaştı ki birbirleriyle Ve öylesine bütünleşti ki yüreklerimiz… Ya BEN tamamen SEN oldum; veya tepeden tırnağa SEN, BEN’sin.” dedi. Yusuf ERDEM
Çekip önüme bembeyaz bir kağıdı Çıkarıp kalemimi öpüp ucundan Tıpkı Sait Faik usta gibi Öyle bir şiir yazacağım ki senin için bi gün Okuduğum zaman o şiiri sana, İki kaya arasından fışkıran kaynak suyu gibi Dupduru, saydam ve yalansız olacaksın; Gizlemek istemeyeceksin kendini benden Ve gizlenemeyeceksin arkasında alaycı bir gülüşün. Bi gün öyle bir şiir yazacağım ki senin için Sana okurken şiirimi, Sözlerim ta can evine işleyecek, Bütün tüylerin diken diken ve Kızgın potadaki gümüş gibi Eriyecek yüreğini saran buzlar. Bir daha, bir daha okuyacaksın şiirimi, Ayaklanacak bastırmak istediğin tüm duygular Bağıra bağıra ağlayacaksın Ve utanmayacaksın göz yaşlarından ki her damlası içimi acıtır. Öyle bir…
Sen olmasaydın ne yapardım ben Yaşamımın can evi, özü, çekirdeği Canımın canısı kızım Sen olmasaydın ne yapardım bilmem Kimi böylesine derinden sevecektim ben? Tıpkı bir yanardağın patlaması gibi Bu kadar kimlere öfkelenecektim ben ? Sarıldığım zaman kendisine, senden başka kim ılık bir nehir gibi içime akacaktı benim? Sen olmasaydın eğer, Yaşamım ıpıssız bir çöle dönerdi mutlaka… Bir insan için bu denli acı çekmeyi Bir insanı böylesine özlemeyi Bir insan için bu yoğunlukta endişelenmeyi Bilemeyecektim belki de hiç bir zaman. Sen benim kızım olmasaydın eğer, Sevgilerin hiçbirine benzemeyen Başka hiç bir sevgiyle kıyas kabul etmez Bu evlat sevgisini hiç tanımayacak Hiç tadamayacak Hiç yaşayamayacaktım… Yani biriciğim,…